Historique

it [uk]

Sens de "it [uk]" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 1 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	it [uk] n.	kovalamaca oyunu

Sens de "it [uk]" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 180 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Colloquial
1	Colloquial	give it to somebody [uk] v.	birini sert/ağır bir şekilde cezalandırmak
2	Colloquial	give it to somebody [uk] v.	birine gününü göstermek
3	Colloquial	give it to somebody [uk] v.	birini çok fena azarlamak/paylamak
4	Colloquial	give it to somebody [uk] v.	birinin çok fena canına okumak
5	Colloquial	give it to somebody [uk] v.	birine çok fena giydirmek
6	Colloquial	give it to somebody [uk] v.	birine çok fena fırça çekmek
7	Colloquial	give it to somebody [uk] v.	birini çok fena haşlamak
8	Colloquial	give it to somebody [uk] v.	birine çok fena çıkışmak
9	Colloquial	have it large [uk] v.	dağıtmak
10	Colloquial	have it large [uk] v.	kendini eğlenceye vermek
11	Colloquial	have it large [uk] v.	eğlencenin dibine vurmak
12	Colloquial	slug it out [uk] v.	tüm gücüyle/her şeyiyle mücadele etmek
13	Colloquial	slug it out [uk] v.	tüm gücüyle/her şeyiyle savaşmak
14	Colloquial	slug it out [uk] v.	sert mücadele etmek
15	Colloquial	slog it out [uk] v.	tüm gücüyle/her şeyiyle mücadele etmek
16	Colloquial	slog it out [uk] v.	tüm gücüyle/her şeyiyle savaşmak
17	Colloquial	slog it out [uk] v.	sert mücadele etmek
18	Colloquial	be past it [uk] v.	birinden geçmek
19	Colloquial	be past it [uk] v.	bir şeyi eskisi gibi yapmak için fazla yaşlı olmak
20	Colloquial	look past it [uk] v.	eskimiş olmak
21	Colloquial	look past it [uk] v.	iyi durumda olmamak
22	Colloquial	be past it [uk] v.	birinden geçmek
23	Colloquial	be past it [uk] v.	bir şeyi eskisi gibi yapmak için fazla yaşlı olmak
24	Colloquial	look past it [uk] v.	eskimiş olmak
25	Colloquial	look past it [uk] v.	iyi durumda olmamak
26	Colloquial	it/that will never do [uk] expr.	bu olmaz
27	Colloquial	it/that will never do [uk] expr.	öyle/böyle olmaz
28	Colloquial	it/that will never do [uk] expr.	(bu) işe yaramaz
29	Colloquial	it/that will never do [uk] expr.	bu kabul edilemez
30	Colloquial	it/that will never do [uk] expr.	öyle/böyle devam edemez
31	Colloquial	it/that will never do [uk] expr.	buna bir çözüm bulmak gerek
32	Colloquial	it/that will never do [uk] expr.	(bir şeyi yapmak) olmaz
33	Colloquial	not much in it [uk] expr.	pek farkı yok
34	Colloquial	not much in it [uk] expr.	fark edilebilir/dikkate değer bir değişiklik yok
35	Colloquial	not much in it [uk] expr.	gözle görülür bir fark yok/değil
36	Colloquial	not much in it [uk] expr.	küçük bir fark var
37	Colloquial	not much in it [uk] expr.	önemsiz bir fark var
38	Colloquial	not much in it [uk] expr.	neredeyse eşit/aynı
39	Colloquial	leave it out [uk] expr.	yapma
40	Colloquial	leave it out [uk] expr.	şunu yapmayı kes
41	Colloquial	leave it out [uk] expr.	şunu yapmayı bırak
42	Colloquial	leave it out [uk] expr.	yapma şunu
43	Colloquial	leave it out [uk] expr.	şunu yapmaya bir son ver
44	Colloquial	large it [uk] expr.	eğlencenin dibine vuralım
45	Colloquial	large it [uk] expr.	çalsın sazlar oynasın kızlar
46	Colloquial	large it [uk] expr.	ver coşkuyu
47	Colloquial	that's torn it [uk] expr.	o/bu her şeyi mahvetti
48	Colloquial	that's torn it [uk] expr.	o/bu her şeyi bozdu
49	Colloquial	that's torn it [uk] expr.	bir durum/olay her şeyi bozdu
50	Colloquial	that's torn it [uk] expr.	o/bu her şeyi berbat etti
51	Colloquial	that's torn it [uk] expr.	bir durum/olay her şeyi berbat etti
52	Colloquial	that's torn it [uk] expr.	o/bu her şeyi batırdı
53	Colloquial	that's torn it [uk] expr.	bir durum/olay her şeyi batırdı
54	Colloquial	that's torn it [uk] expr.	bu/o her şeyin içine etti
55	Colloquial	as it comes [uk/australia] expr.	herhangi bir
56	Colloquial	as it comes [uk/australia] expr.	nasıl olursa
57	Colloquial	as it comes [uk/australia] expr.	nasıl olduğu önemli olmayan
58	Colloquial	it's chucking it down [uk] expr.	sağanak yağmur yağıyor
59	Colloquial	it's chucking it down [uk] expr.	yağmur indirdi
60	Colloquial	it's chucking it down [uk] expr.	şiddetli yağmur yağıyor
61	Colloquial	it's chucking it down [uk] expr.	bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor
62	Colloquial	(why don't you) give it a rest! [uk] expr.	bir rahat bırak!
63	Colloquial	(why don't you) give it a rest! [uk] expr.	bir rahat ver!
64	Colloquial	(why don't you) give it a rest! [uk] expr.	dur artık!
65	Colloquial	(why don't you) give it a rest! [uk] expr.	sus artık!
66	Colloquial	(why don't you) give it a rest! [uk] expr.	biraz huzur ver!
67	Colloquial	you've got it in one [uk] expr.	doğru tahmin ettin
68	Colloquial	you've got it in one [uk] expr.	tam isabet
69	Colloquial	you've got it in one [uk] expr.	tam üstüne bastın
70	Colloquial	it behoves (one) to (do something) [uk] expr.	(birinin bir şey yapması) gerekir
71	Colloquial	it behoves (one) to (do something) [uk] expr.	(birinin bir şey yapması) icap eder
72	Colloquial	it behoves (one) to (do something) [uk] expr.	(birinin bir şey yapması) yakışık alır
Idioms
73	Idioms	tipping (it) down [uk] n.	bardaktan boşanırcasına yağma
74	Idioms	tipping (it) down [uk] n.	şakır şakır yağma
75	Idioms	tipping (it) down [uk] n.	yağmur boşanma
76	Idioms	come it strong [uk] v.	abartmak
77	Idioms	come it strong [uk] v.	mübalağa etmek
78	Idioms	come it strong [uk] v.	aşırıya kaçmak
79	Idioms	come it strong [uk] v.	fazla konuşmak
80	Idioms	give it large [uk] v.	dağıtmak
81	Idioms	give it large [uk] v.	eğlenceye vermek
82	Idioms	give it large [uk] v.	eğlencenin dibine vurmak
83	Idioms	give it large [uk] v.	hakaret etmek
84	Idioms	give it large [uk] v.	sözlü tacizde bulunmak
85	Idioms	give it large [uk] v.	şiddetle/abartılı şekilde ikaz etmek
86	Idioms	give it large [uk] v.	yükselmek
87	Idioms	give it large [uk] v.	sesini yükseltmek
88	Idioms	give it large [uk] v.	çıkışmak
89	Idioms	give it large [uk] v.	övünmek
90	Idioms	give it large [uk] v.	böbürlenmek
91	Idioms	give it large [uk] v.	iftihar etmek
92	Idioms	give it large [uk] v.	yüceltmek
93	Idioms	give it large [uk] v.	etkilemeye çalışmak
94	Idioms	give it large [uk] v.	göz doldurmak
95	Idioms	have it large [uk] v.	dağıtmak
96	Idioms	have it large [uk] v.	kendini eğlenceye vermek
97	Idioms	have it large [uk] v.	eğlencenin dibine vurmak
98	Idioms	take it in the neck [uk] v.	azar işitmek
99	Idioms	take it in the neck [uk] v.	paparayı yemek
100	Idioms	take it in the neck [uk] v.	fırçayı yemek
101	Idioms	take it in the neck [uk] v.	cezalandırılmak
102	Idioms	be chucking (it) down [uk] v.	sağanak yağmur yağmak
103	Idioms	be chucking (it) down [uk] v.	yağmur indirmek
104	Idioms	be chucking (it) down [uk] v.	şiddetli yağmur yağmak
105	Idioms	be chucking (it) down [uk] v.	bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
106	Idioms	be tipping (it) down [uk] v.	bardaktan boşanırcasına yağmak
107	Idioms	be tipping (it) down [uk] v.	yağmur indirmek
108	Idioms	be tipping (it) down [uk] v.	şakır şakır yağmak
109	Idioms	be tipping (it) down [uk] v.	yağmur boşanmak
110	Idioms	put your foot in it [uk] v.	çam devirmek
111	Idioms	put your foot in it [uk] v.	pot kırmak
112	Idioms	give it to somebody [uk] v.	birinin canına okumak
113	Idioms	give it to somebody [uk] v.	birini çok fena haşlamak
114	Idioms	give it to somebody [uk] v.	birinin burnundan getirmek
115	Idioms	give it to somebody [uk] v.	birine gününü göstermek
116	Idioms	have it away (on your toes) [uk] v.	sıvışmak
117	Idioms	have it away (on your toes) [uk] v.	topuklamak
118	Idioms	have it on your toes [uk] v.	sıvışmak
119	Idioms	have it on your toes [uk] v.	topuklamak
120	Idioms	have it on your toes [uk] v.	kaçmak
121	Idioms	keep it dark (from somebody) [uk] v.	(birinden) gizli tutmak
122	Idioms	keep it dark (from somebody) [uk] v.	(birine) söylememek
123	Idioms	try it on [uk] v.	(birinin) sabrını zorlamak
124	Idioms	try it on [uk] v.	(birini) çileden çıkarmaya çalışmak
125	Idioms	try it on [uk] v.	(biriyle) cinsel ilişki kurmaya çalışmak
126	Idioms	does (exactly) what it says on the tin [uk] expr.	adından bekleneni yapar/verir
127	Idioms	does (exactly) what it says on the tin [uk] expr.	adından da belli zaten
128	Idioms	does (exactly) what it says on the tin [uk] expr.	kutunun üzerinde yazan neyse o
129	Idioms	does (exactly) what it says on the tin [uk] expr.	tam söylendiği gibi
130	Idioms	very little in it [uk] expr.	pek farkı yok
131	Idioms	very little in it [uk] expr.	fark edilebilir/dikkate değer bir değişiklik yok
132	Idioms	very little in it [uk] expr.	gözle görülür bir fark yok/değil
133	Idioms	if the cap fits, wear it [uk] expr.	yarası olan gocunur
134	Idioms	it's as broad as it is long [uk] expr.	ayvaz kasap hep bir hesap
135	Idioms	it's as broad as it is long [uk] expr.	ha öyle olmuş ha böyle aynı kapıya çıkar
136	Idioms	it's as broad as it is long [uk] expr.	hepsi bir
137	Idioms	it's as broad as it is long [uk] expr.	hangi seçenek yeğlenirse yeğlensin sonuç değişmez
138	Idioms	it's as broad as it is long [uk] expr.	hiç fark etmez
139	Idioms	it's as broad as it is long [uk] expr.	öyle ya da böyle fark etmez
140	Idioms	it's tipping (it) down [uk] expr.	bardaktan boşanırcasına (yağmur) yağıyor
141	Idioms	it's tipping (it) down [uk] expr.	yağmur indirdi
142	Idioms	it's tipping (it) down [uk] expr.	şakır şakır (yağmur) yağıyor
143	Idioms	it's tipping (it) down [uk] expr.	yağmur boşandı
144	Idioms	it is meat and drink to me [uk] expr.	benim için çok çekici/cazip bir şey
145	Idioms	it is meat and drink to me [uk] expr.	bana çok haz/keyif veren bir şey
146	Idioms	it is meat and drink to me [uk] expr.	benim için çok eğlenceli/zevkli bir şey
147	Idioms	it is meat and drink to me [uk] expr.	benim çok hoşuma giden bir şey
148	Idioms	wouldn't touch it with a bargepole [uk] expr.	ona bir metre bile yaklaşmaz
149	Idioms	wouldn't touch it with a bargepole [uk] expr.	onunla işi olmaz
150	Idioms	wouldn't touch it with a bargepole [uk] expr.	onunla alakası olmaz
151	Idioms	wouldn't touch it with a bargepole [uk] expr.	ona tırnağının ucuyla bile dokunmaz
152	Idioms	try it on with (one) [uk]	(biriyle) yatmaya çalışmak
153	Idioms	try it on with (one) [uk]	(biriyle) cinsel ilişkiye girmeye çalışmak
154	Idioms	try it on with (one) [uk]	(birine) asılmak
Slang
155	Slang	be gagging for it [uk] v.	sürekli seks istemek
156	Slang	be gagging for it [uk] v.	seks için yanıp tutuşmak
157	Slang	be gagging for it [uk] v.	sekse çok hevesli olmak
158	Slang	be gagging for it [uk] v.	canı seks istemek
159	Slang	be gagging for it [uk] v.	aklı fikri sekste olmak
160	Slang	be gagging for it [uk] v.	aklı şeyinde olmak
161	Slang	be gagging for it [uk] v.	aklı sikinde olmak
162	Slang	mint it [uk/australia] v.	para basmak
163	Slang	mint it [uk/australia] v.	hızlı para yapmak
164	Slang	mint it [uk/australia] v.	hızla çok para kazanmak
165	Slang	mint it [uk/australia] v.	çok para kazanmak
166	Slang	put it about [uk] v.	asılsız bilgi yaymak
167	Slang	put it about [uk] v.	asılsız olabilecek bir bilgi yaymak
168	Slang	put it (or yourself) about [uk] v.	rastgele cinsel ilişkide bulunmak
169	Slang	put it (or yourself) about [uk] v.	herkesle yatıp kalkmak
170	Slang	put it (or yourself) about [uk] v.	önüne gelenle yatıp kalkmak
171	Slang	tube it [uk] expr.	metroyla seyahat etmek
172	Slang	tube it [uk] expr.	metroyu kullanarak gitmek
173	Slang	tube it [uk] expr.	metroya binmek
174	Slang	tube it [uk] expr.	metroyu kullanmak
175	Slang	wrap it up [uk] expr.	kes
176	Slang	wrap it up [uk] expr.	sessiz ol
177	Slang	wrap it up [uk] expr.	sesini kes
178	Slang	wrap it up [uk] expr.	kısa kes
179	Slang	wrap it up [uk] expr.	kapa çeneni
180	Slang	would you adam and eve it? [uk] expr.	inanabiliyor musun?